Tüm Sertifika Programları

Çeşitli alanlarda uzmanlık kazanabileceğiniz sertifika programlarımızı keşfedin ve kariyerinize yeni bir yön verin.

Ücretsiz Seminerler

Farklı konularda bilgi sahibi olabileceğiniz ücretsiz seminerlerimize katılarak kendinizi geliştirin ve yeni perspektifler kazanın.

Iı. Meşrutiyet Ve Osmanlı’nın Son Yılları

II. Meşrutiyet ve Osmanlı’nın Son Yılları

II. Meşrutiyet dönemi, Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme ve demokratikleşme yolundaki çabalarının en önemli adımlarından biridir. 1908 yılında ilan edilen II. Meşrutiyet, Osmanlı Devleti’nin yönetim sistemini yeniden yapılandırma girişimlerinden biri olup, anayasal monarşinin tekrar devreye girmesini sağlamıştır. Ancak bu süreç, imparatorluğun son yıllarını hızlandıran siyasi çalkantılar, dünya savaşları ve iç karışıklıklarla şekillenmiştir. Bu blogda, II. Meşrutiyet’in ilanını, bu dönemdeki gelişmeleri ve Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarını inceleyeceğiz.

II. Meşrutiyet’in İlanı (1908)

II. Meşrutiyet, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin öncülüğünde, Sultan II. Abdülhamid’in baskıcı yönetimine karşı yürütülen mücadelenin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. İttihat ve Terakki, Osmanlı Devleti’nde anayasal monarşinin tekrar tesis edilmesi ve meşruti yönetimin güçlendirilmesi için çalışıyordu. 1876 yılında ilan edilen I. Meşrutiyet döneminin kısa sürmesi ve Sultan II. Abdülhamid’in meclisi kapatması, uzun bir süre otoriter bir yönetim uygulanmasına neden olmuştu. Ancak, Osmanlı’nın içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik sorunlar, genç Osmanlı subayları ve aydınlarının reform taleplerini güçlendirdi.

1908 yılında, Makedonya’da görev yapan genç subaylar ve İttihatçılar, Sultan II. Abdülhamid’i anayasanın tekrar yürürlüğe girmesi için zorladı. Sultan, bu baskılar karşısında Kanun-i Esasi’yi yeniden yürürlüğe koymak zorunda kaldı ve böylece II. Meşrutiyet dönemi resmen başlamış oldu. Bu olay, Osmanlı İmparatorluğu’nda anayasal düzenin geri dönüşünü ve halkın mecliste temsil edilmesi sürecinin yeniden başlamasını simgeledi.

II. Meşrutiyet Döneminde Siyasi Gelişmeler

II. Meşrutiyet’in ilanı, Osmanlı siyasetinde büyük bir canlanmaya yol açtı. Meclis-i Mebusan yeniden toplandı ve siyasi partiler kurularak halkın temsiliyetinin arttığı bir dönem başladı. En önemli siyasi oluşum, II. Meşrutiyet’in mimarları olan İttihat ve Terakki Cemiyeti’ydi. İttihat ve Terakki, Osmanlı yönetiminde etkili bir güç haline geldi ve devleti modernleştirme yolunda bir dizi reform girişiminde bulundu.

Bu dönemde Osmanlı siyasetinde farklı gruplar arasında çekişmeler ve rekabet de yoğunlaştı. Ahrar Fırkası gibi muhalif partiler ve gruplar, İttihat ve Terakki’ye karşı güçlü bir muhalefet oluşturdular. Ancak İttihat ve Terakki’nin baskın olduğu bu siyasi atmosfer, zamanla tek parti yönetimine evrildi. Bu durum, siyasi istikrarsızlık ve iç karışıklıkları da beraberinde getirdi.

31 Mart Vakası (1909)

II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi yapısı büyük değişimlere uğrarken, muhafazakar ve rejim karşıtı gruplar meşrutiyete karşı tepki göstermeye başladı. Bu tepki, 13 Nisan 1909 tarihinde patlak veren 31 Mart Vakası ile zirveye ulaştı. Meşrutiyet karşıtı askerler ve dini gruplar, İstanbul’da ayaklanarak meşruti yönetimin sona ermesini ve şeriat düzenine geri dönülmesini talep etti.

Ancak bu isyan, kısa sürede bastırıldı. Hareket Ordusu adı verilen birliğin İstanbul’a girmesiyle ayaklanma son buldu ve II. Abdülhamid tahttan indirildi. Yerine V. Mehmed Reşad tahta geçirildi. 31 Mart Vakası, II. Meşrutiyet’in sancılı bir süreç olduğunu ve Osmanlı’nın iç siyasi dengelerinin ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne serdi.

Balkan Savaşları ve Toprak Kayıpları

II. Meşrutiyet dönemi, Osmanlı İmparatorluğu’nun dış politikada da büyük zorluklarla karşılaştığı bir dönemdi. 1912-1913 yılları arasında yaşanan Balkan Savaşları, Osmanlı Devleti için ağır toprak kayıplarına yol açtı. Balkan devletleri (Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan, Karadağ), Osmanlı’ya karşı birleşerek büyük bir savaş başlattı. Bu savaş sonucunda Osmanlı, Edirne dahil olmak üzere Balkanlardaki büyük topraklarını kaybetti.

Balkan Savaşları, Osmanlı İmparatorluğu’nun çözülme sürecini hızlandırmış ve Avrupa’daki topraklarının büyük bir kısmını kaybetmesine neden olmuştur. Bu yenilgiler, Osmanlı yönetiminde ciddi bir moral bozukluğuna ve iç karışıklıklara yol açmıştır.

I. Dünya Savaşı ve Osmanlı’nın Sonu

II. Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki’nin etkin olduğu yıllarda Osmanlı Devleti, dış politikada Almanya ile yakınlaşarak, I. Dünya Savaşı’na İttifak Devletleri safında katıldı. I. Dünya Savaşı (1914-1918), Osmanlı İmparatorluğu için sonun başlangıcı oldu. Savaş boyunca Osmanlı, Çanakkale Cephesi gibi bazı zaferler kazansa da, genel olarak savaştan büyük bir yenilgiyle çıktı. Osmanlı toprakları işgal edildi ve Arap vilayetleri kaybedildi.

Savaşın sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi (1918), Osmanlı Devleti’nin fiilen sona ermesine yol açtı. İtilaf Devletleri, Osmanlı topraklarını işgal etmeye başladı ve İstanbul dahil olmak üzere birçok bölge işgal altına girdi.

Osmanlı’nın Son Yılları ve Cumhuriyet’in Doğuşu

II. Meşrutiyet, Osmanlı Devleti’nde anayasal düzenin yeniden tesis edilmesini sağladıysa da, imparatorluğun çözülme sürecini durduramadı. II. Meşrutiyet’in ilanı ve sonrasındaki siyasi çalkantılar, imparatorluğun son yıllarını şekillendirdi. Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı ve iç karışıklıklar, Osmanlı Devleti’nin gücünü zayıflattı ve nihayetinde çökmeye yol açtı.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son yılları, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesine zemin hazırlamış ve Kurtuluş Savaşı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına giden yolun başlangıcını oluşturmuştur.

Anasayfa Giriş Yap Kategoriler