Tüm Sertifika Programları

Çeşitli alanlarda uzmanlık kazanabileceğiniz sertifika programlarımızı keşfedin ve kariyerinize yeni bir yön verin.

Ücretsiz Seminerler

Farklı konularda bilgi sahibi olabileceğiniz ücretsiz seminerlerimize katılarak kendinizi geliştirin ve yeni perspektifler kazanın.

Atatürk’ün Dış Politikası Ve Barış İlkesi

Atatürk’ün Dış Politikası ve Barış İlkesi

Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olarak, ülkenin dış politikasını belirlerken daima barış ve egemenlik ilkelerini ön planda tutmuştur. Atatürk’ün dış politikası, Türkiye’nin bağımsızlığını koruma, uluslararası barış ve güvenliği sağlama temeline dayanıyordu. Bu doğrultuda, “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözü, onun dış politikasının en önemli ilkesi olarak kabul edilmiştir. Bu blogda, Atatürk’ün dış politikasını ve barış ilkesini detaylı bir şekilde ele alacağız.

1. Bağımsızlık ve Egemenlik İlkesi

Atatürk’ün dış politikasının en önemli temeli, bağımsızlık ve egemenlikti. Kurtuluş Savaşı’nı kazanan bir lider olarak Atatürk, Türkiye’nin tam bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürebilmesi için dış politikada herhangi bir yabancı gücün etkisine girmeden hareket etmesi gerektiğini savunmuştur.

  • Lozan Antlaşması (1923): Atatürk’ün bağımsızlık ve egemenlik ilkesinin en önemli yansımalarından biri, Lozan Antlaşması ile elde edilen diplomatik başarıdır. Lozan’da Türkiye’nin sınırları uluslararası alanda kabul edilmiş, kapitülasyonlar kaldırılmış ve Türkiye’nin bağımsızlığı resmen tanınmıştır. Bu antlaşma, Atatürk’ün bağımsız dış politikasının temel taşını oluşturmuştur.

2. Barış İlkesi: “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”

Atatürk’ün dış politikasında en belirgin ilke, dünya barışını savunmaktır. “Yurtta sulh, cihanda sulh” ifadesi, Atatürk’ün hem Türkiye’nin iç huzurunu koruma hem de dünya barışına katkıda bulunma hedefini ortaya koyar.

  • Savaş Karşıtlığı: Atatürk, Türkiye’nin savaşlardan zarar görmüş bir ülke olduğunu bilerek, savaşın yıkıcılığını sık sık vurgulamış ve Türkiye’nin sadece kendi topraklarını savunmak için savaşacağını belirtmiştir. Bu anlayış, Türkiye’yi gereksiz savaşlardan korumuş ve dünya sahnesinde barışçıl bir ülke olarak tanınmasını sağlamıştır.

  • Barışçıl Diplomasi: Atatürk döneminde, Türkiye, komşularıyla iyi ilişkiler geliştirmeye önem vermiş ve sınır sorunlarını barışçıl yollarla çözmeye çalışmıştır. Bu amaçla Türkiye, çeşitli uluslararası örgütlere katılarak dünya barışını desteklemiştir.

3. Komşu Ülkelerle İlişkiler

Atatürk, Türkiye’nin bölgesel barışını koruma amacıyla komşu ülkelerle dostane ilişkiler kurmayı hedeflemiştir. Bu doğrultuda Türkiye, hem Balkanlar hem de Orta Doğu’da istikrarlı ve barışçıl bir dış politika izlemeye çalışmıştır.

  • Balkan Antantı (1934): Türkiye, Balkan ülkeleriyle barışı sağlamak amacıyla Balkan Antantı’nı imzalamıştır. Bu antlaşma ile Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında dostluk ve iş birliği geliştirilmiş, bölgesel güvenlik sağlanmıştır.

  • Sadabat Paktı (1937): Türkiye’nin Orta Doğu’daki barış politikasının bir yansıması olan Sadabat Paktı, Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında imzalanmıştır. Bu pakt, bölgedeki ülkeler arasında dostane ilişkileri teşvik etmiş ve barışın korunmasına katkıda bulunmuştur.

4. Milletler Cemiyeti’ne Katılım

Atatürk, Türkiye’nin dünya barışına katkıda bulunmasını sağlamak amacıyla Türkiye’nin uluslararası kuruluşlarla ilişkilerini geliştirmeye çalışmıştır. Bu çerçevede, Türkiye 1932 yılında Milletler Cemiyeti’ne üye olmuştur. Atatürk, Türkiye’nin bu üyelikle dünya barışına ve güvenliğine katkıda bulunacağına inanıyordu.

  • Uluslararası Barışın Korunması: Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne katılması, Atatürk’ün dünya barışına verdiği önemin bir göstergesiydi. Türkiye, Milletler Cemiyeti’nde barışın korunmasına yönelik politikaları desteklemiş ve bu doğrultuda hareket etmiştir.

5. Montrö Boğazlar Sözleşmesi (1936)

Atatürk döneminde Türkiye’nin dış politikasındaki en önemli başarılardan biri de Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin imzalanmasıdır. Bu sözleşme, Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki egemenlik haklarını geri kazanmasını sağlamış ve Boğazlar üzerindeki yabancı denetim sona erdirilmiştir.

  • Egemenlik Haklarının Geri Alınması: Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki tam egemenliğini tanımış ve Boğazlardan geçen askeri gemilerin kontrolünü Türkiye’ye bırakmıştır. Bu, Atatürk’ün bağımsızlık ve egemenlik ilkesine uygun bir diplomatik zafer olarak kabul edilir.

6. Barış İçinde Modernleşme

Atatürk’ün dış politikası, yalnızca Türkiye’nin sınırlarını korumakla sınırlı kalmamış, aynı zamanda Türkiye’nin Batı dünyasıyla entegrasyonunu sağlamaya yönelik modernleşme hamlelerini de desteklemiştir.

  • Batı ile İlişkiler: Atatürk, Türkiye’yi modern bir devlet haline getirmek için Batı ile güçlü ilişkiler kurmayı hedeflemiştir. Bu kapsamda, Türkiye’nin modernleşme sürecinde Batı’daki teknolojik ve kültürel gelişmeler yakından takip edilmiş ve Türkiye’nin bu sürece entegre olması sağlanmıştır.

Atatürk’ün dış politikası, Türkiye’nin bağımsızlığına ve egemenliğine sıkı sıkıya bağlı, barışa dayalı bir anlayış üzerine kurulmuştur. “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi, sadece Türkiye’nin iç barışını değil, dünya barışını da savunan bir politikayı yansıtır. Komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurma, uluslararası barışa katkıda bulunma ve Türkiye’nin egemenlik haklarını koruma çabaları, Atatürk’ün dış politika mirasının temel taşlarını oluşturur.

Anasayfa Giriş Yap Kategoriler